Korona virüsünden iyileşen hastaların plazma bağışının Türk Kızılay’ına yapılması ve kan plazmalarının kan bağışçısının Kızılay kan bağışı merkezlerinde aferez cihazına bağlanarak kan plazma bileşeni elde edilmesi gerekir. Ancak, resmi prosedürler ve yetkili kurumlar dışında bu işlemin yapılması Türk Ceza Kanunu 91. maddesinde düzenlenen “organ ve doku ticareti suçunu” oluşturabilir.
Korona İmmün Plazma Ticareti Suçu ve Cezası
İmmün plazma, corona virüsü hastalığını yenen insanların kanından bu hastalığı durduracak antikorların izole edilerek diğer insanların tedavisinde ve korunmasında kullanılması esasına dayanıyor. Hastalığı yenenlerin plazma ve hücre bağışında bulunması halinde yoğun bakımda yatan hastalar için bağışık olan insanların hücreleri ve kanındaki antikorları kullanılıyor.
Koronavirüs (Coronavirüs- Covid-19) salgınıyla birlikte İmmün Plazma tedavisi gündeme geldi. Plazmada yer alan « immünglobulin » denilen antikorlar, yoğun bakıma alınmış, solunum sıkıntısına girmiş, durumu kötüye giden ve riski yükselmiş hastaları tedavi edici özellik taşıdığı biliniyor. 1900’lerin başından bu yana tıp camiasında bilinen ve uygulanan bir yöntem olan immün plazma tedavisi, geçmişte dünyayı etkisi altına alan SARS, MERS, Ebola gibi salgınlarda da Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından uygulanması önerilen bir yöntemdir.
Hastalığı geçirmiş ve sağlığına kavuşmuş olanlarda koronavirüsün bünyeye girmesiyle oluşan bir antikor mevcut. Bu antikor insan plazmasında yani serum denilen kanın sarı sıvı kısmında bulunuyor. İmmün plazma tedavisinde koronavirüs (Kovid-19) tanısı konan ve tedavi sürecinin ardından iyileşen hastalardan alınan kan plazmalarının ağır durumdaki vakaların tedavisinde kullanılması amaçlanıyor. Bu sayede kan plazması ile kritik durumdaki hastaların tedavi edilmesi hedefleniyor.
Corona virüsünden iyileşen hastaların plazma bağışının Türk Kızılay’ına yapılması ve kan plazmalarının kan bağışçısının Kızılay kan bağışı merkezlerinde aferez cihazına bağlanarak kan plazma bileşeni elde edilmesi gerekir. Ancak, resmi prosedürler ve yetkili kurumlar dışında bu işlemin yapılması Türk Ceza Kanunu 91. maddesinde düzenlenen “organ ve doku ticareti suçunu” oluşturabilir.
Organ ve doku ticareti suçunda korunan hukuki değer, kişilerin yaşama hakkı, beden bütünlüğü ve insan onurudur.
Bu suçun faili herkes olabilir. Organ ve doku işiyle uğraşan kamu görevlilerinin, özel doktorların, sade vatandaşların, organ mafyası mensuplarının bu suçun faili olması mümkündür. Bu suçun mağduru da herkes olabilir.
Organ, canlı bir organizmanın dokularından oluşan, belirli bir görevi olan ve sınırları kesin olarak tespit edilebilen kısmıdır. Organlar dokuların birleşmesinden meydana gelir. Organların belirli bir görevi vardır ve sınırları kesin olarak tespit edilebilir. Belli başlı organ örnekleri; mide, akciğer, kalp, karaciğer, böbrek, bağırsak, pankreas, dalak, rahim ve deri olarak sıralanabilir.
Doku ise, çok hücreli canlılarda, yapı ve fonksiyon bakımından birbirine benzeyen ve anatomik olarak bir bütünlük gösteren hücre ve liflerden meydana gelen yapıdır. Belli başlı doku örnekleri; kornea, kemik iliği, sinir, kıkırdak, sperm olarak sıralanabilir. Immüne plaza tedavisinde kullanılan kan plazmalarının da doku kapsamında hukuki korumadan yararlanacağı kanaatindeyiz.
Hukuken geçerli rızaya dayalı olmaksızın, yaşayan kişiden organ veya doku alınması, suç oluşturmaktadır. Fiili suç olmaktan çıkaran rızanın hukuken geçerli rıza olması gerekir. Açıklanan rızanın hukuken geçerli olabilmesi için bazı koşulların mevcut olması gerekir. Bunlardan ilki, kendisinden organ veya doku alınacak kimsenin on sekiz yaşından büyük ve mümeyyiz olmasıdır. İkincisi, alınacak organın veya dokunun, alındığı takdirde vericinin hayatını mutlak surette sona erdirecek veya tehlikeye düşürecek olmamalıdır. Üçüncüsü, organ ve doku alınmasıyla ilgili rıza alınmadan önce, bilgi verme ve araştırma yükümlülüğünün yerine getirilmesidir.
Ölüden organ veya doku alınması, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Kural olarak, bir ölünün vücudundan organ veya doku alınması vericinin veya mirasçının rızasına bağlıdır. Ancak bazı şartların varlığı halinde rıza olmadan ölüden hukuka uygun olarak organ veya doku alınabilmesi mümkündür. Şartlardan ilki, Bir kimsenin kaza veya doğal afet sonucu, vücudunun uğradığı ağır harabiyet nedeniyle ölmüş olmasıdır. İkincisi, ölen kişinin yanında eşi, reşit çocukları, ana veya babası, veya kardeşlerinden birisinin veya buna benzer yakınlarının bulunmamasıdır. Üçüncüsü, hayatı biyolojik madde nakline bağlı olan bir alıcının olması ve naklin yapılmasında ivedilik ve tıbbi zorunluluk bulunmasıdır. Bu koşulların hepsinin birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Organ ve doku ticareti suçunun oluşması açısından kişiden veya ölüden organ veya dokunun, hukuka uygun bir şekilde alınmış olup olmamasının önemi yoktur. Burada önemli olan, organ veya dokunun para veya sair bir maddî menfaat karşılığında tedavüle tabi tutulmasıdır. Bu bakımdan, söz konusu suç, çok fiilli bir suç niteliği taşımaktadır.
Hukuka aykırı yollarla elde edilmiş olan organ veya dokunun saklanması, nakledilmesi veya aşılanması; organ veya doku teminine yönelik olarak ilan veya reklam verilmesi veya yayınlanması, ayrı suçlar olarak tanımlanmıştır.
Bu suç genel kasıtla işlenen bir suçtur. Bu suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir. Hukuken geçerli rızaya dayalı olmaksızın, yaşayan kişiden organ veya doku alınması sonucunda mağdurun ölmesi hâli dışında bu suçun olası kasıtla işlenebilmesi mümkün değildir.
Organ ve dokunun para veya sair bir maddî menfaat karşılığında tedavüle tabi tutulması, suç oluşturmaktadır. Kişinin kendi organ ve dokuları açısından bu fiilleri işlemesi de suç oluşturmaktadır. Ancak, kişinin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşullar göz önünde bulundurularak, hakkında verilecek cezada indirim yapabilmek veya ceza vermekten vazgeçmek hususunda mahkemeye takdir yetkisi tanınmıştır.
Organ veya dokularını satan kişi açısından etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir. Organ veya dokularını satan kişi, resmî makamlar tarafından haber alınmadan önce durumu merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz. Bu suç haber alındıktan sonra, organ veya dokularını satan kişi, gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve diğer suçluların yakalanmasına hizmet ve yardım ederse; hakkında verilecek cezanın, yardımın niteliğine göre, dörtte birden yarısına kadarı indirilir.
Organ veya doku ticareti suçunun cezası oldukça yüksektir. Buna göre; hukuken geçerli rızaya dayalı olmaksızın, kişiden organ alan kimse, beş yıldan dokuz yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Suçun konusunun doku olması halinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Hukuka aykırı olarak, ölüden organ veya doku alan kimse, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Organ veya doku satın alan, satan, satılmasına aracılık eden kişi hakkında, beş yıldan dokuz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu suç bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Hukuka aykırı yollarla elde edilmiş olan organ veya dokuyu saklayan, nakleden veya aşılayan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Belli bir çıkar karşılığında organ veya doku teminine yönelik olarak ilan veya reklam veren veya yayınlayan kişi, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun işlenmesi sonucunda mağdurun ölmesi halinde, kasten öldürme suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
@Bıçak, V. (2019) “Ekonomik Çıkar Amacıyla İşlenen Suçların Ülkemiz Ekonomisi Açısından Değerlendirilmesi”, Türk- Kore Ceza Hukuku Günleri, 23-24 Eylül 2019, Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ankara.
Comments
No comments yet.